14 Şubat 2009 Cumartesi

Çağırır indi bütün milleti imdada Veten, Deyişilmez ey oğul, cennete dünyada Veten. B.Vahabzade

Bahtiyar Vahapzade


http://chudaferin.azeriblog.com
Yrd.Doç.Dr.İrfan Murat YILDIRIM

DEFN EDİN SİZ MENİ ZABUL SEGÂHIN MAYESİNE

Güneş qürub etdi... otaq qaraldı,
Bir anda yox oldun sen xeyal kimi.
İndi düşünürem: Senden ne qaldı,
Könlümde xatiren qara xal kimi.

Belki de dünyanın en hüzünlü ağıtlarından biridir bu.Bu ağıtta sadece oğulun anaya hasreti değil, insanın tefekkürle kaçınılmaz sonu; ölümü algılama ve yokluğun oluşturduğu o dayanılmaz boşluğu kavramaya çalışma çabaları hissedilir.
Çocuk ve anne,Tanrının insana sunduğu en aziz,en mübarek sevgi bağının iki tarafı..Çocuk ve anne,içinde küçücük bir lekenin bile bulunmadığı masal dünyasının iki kahramanı…Onların arasına kim girebilir ki?

***
Bahtiyar Vahabzâdeyi kaybettik,ya da sessiz gemilere binip uzak iklimlere gitti… Geride bir milletin mısralarla yazılmış tarihini bırakarak… Elbette büyük törenler düzenlenecek, elbette büyük şairliğinden, dile hizmetinden bahsedilecek, elbette şarkılara karışmış mısralarından bahsedilecek, Gülistan’dan bahsedilecek, Ana Dili’nden, Şehidler’den, Muğam’dan bahsedilecek … Ülkesine, kültürüne kelimelerden ordu yaratmış, vatan evlatlarına milli şuur vermiş, milletini ebediyete taşımış bir sanatçıya ne söylenirse söylensin yine de az gelecek övgülerden bahsedilecek…

***
Sen mene beşikde laylay çalmısan
Bu gün laylay çalım sene men de mi?
Senin şirin-şirin laylalarmı
Men sene qaytarım cenazende mi?

Bir şair ne kadar büyük olursa olsun, ne kadar çile çekerse çeksin, milleti için ne fedakârlık yaparsa yapsın, önce insandır o… Ben, Bahtiyar Vahabzadeyi önce annesine yazdığı o şiirle tanıdım ve sevdim… Onun bütün şiirlerindeki alevli mısralarının arasında annesine ağıt diyen ve ne zaman olursa olsun zamansız olan bu kaybı anlamaya çalışan küçük çocuğun çaresiz ağıdını duydum… Yüreğinde annesini bu kadar ince bir kederle taşıyan insan , anneyle özdeşleşmiş vatanına karşı neler hisseder acaba? anlamaya çalıştım…
Okudukça o mısralarda vatan sevgisiyle anne sevgisini birbirlerinden ayrılmayacak kadar yoğrulmuş buldum. Anladım ki Bahtiyar Vahabzâdenin şiirinde, Bahtiyar Vahabzâde’nin ömründe anne vatana dönüşmüş, vatan da anneye…
***
Anam, tapşırıldın ana torpağa,
Bu ölüm, sineme çekdi dağ menim.

Hayatı milletiyle ve onun bağımsızlığıyla yoğrulmuş bir şairi sadece anne ağıdıyla anmak ne kadar doğrudur bilemiyorum… Büyük övgüleri büyük insanlara bıraktım ben… Onlar mekanik cümlelerle göklere çıkaracaklar büyük şairi… Ama yüreğimin bir yerince, küçücük, utangaç bir ses diyor ki, Azerbaycan’daki bir çok ev bu görkemli vatan şairini bu anne şiiriyle anacak

***
Bu nece dünyadır,
İnsan oğlunun
Xeyalı göydedir, özü yerdedir,
Sağ iken çiyninde heyatın yükü,
Ölende cesedi çiyinlerdedir...
Bu nece dünyadır, bu nece dünya,
Ölümü heqiqet, heyatı röya.

Bahtiyar Vahapzâdeyi kaybettik…Sağ iken bütün şerefli ömrü boyunca ülkesinin bütün dertlerini yüreğinde taşıyan büyük şairin aziz naaşı halkının omuzlarında son yolculuğuna çıkacak…

***
Artıq senin üçün dayanan zaman Menimçün dolanır...
Gün olur axşam.
Vaxt keçir, sen menden uzaqlaşırsan,
Men sene günbegün yaxınlaşıram.

Şair şimdi artık bir bayrağı, bir sınırı olan ve Tanrıya şükür ebediyen hür ve müstakil kalacak ana vatanının kucağında, annesiyle kavuşmaya gidiyor… Geride bıraktığı mısralar ise, ana dilini ve ana yurdunu ebediyete taşıyacak…
***
Dünya quru bir ses,
Qem çekmeye deymez.
Yüz yüz iten olsun,
Min min de biten var.
Şükr eyliyelim ki,
Bizlerden hem evvel,
Hem sonra Veten var...

Hiç yorum yok: