30 Ağustos 2009 Pazar

‘Hoş Gelişler Ola...’nın öyküsü

OKTAY EKİNCİ
Bugün “Zafer Bayramı”- mız... Bağımsızlığımızın efsane gününü kutlarken yurdun her yöresinde coşkuyla söylenecek türkülerimizden biri de “Hoş Gelişler Ola, Mustafa Kemal Paşa”...Aynı zamanda “halk oyunu” olarak da Atatürk sevgisini kuşaktan kuşağa taşıyan bu Kars türküsü acaba nasıl bestelendi?Karslı halk müzisyeni, emektar akordeoncu Celal Baydak anlattı; ben de okurlarımıza “bayram armağanı” olarak sunuyorum..
Azeri müziğiyle Türkünün sözlerini yazan gazeteci Mehmet Türker’in yazıhanesi, 60’larda Ekinci gazetesini çıkaran Cengiz Ekinci’nin matbaasından dört dükkân aşağıdaydı... Atatürk’ün 6 Ekim 1924’te Kars’a geleceğini öğrenince, Azeri lehçesinde şu şiiri yazmıştı:
“Eskerin milletin rehmin basırsen Kemal
Dâhisi gazisi bilgisi sensen Kemal
Serfi inaz eyle bu gademleri
Tebrik eyleriz Kars’a gelmeni
Min sene yaşa möhterem paşa
Baş eğip tamam tebrik eyleriz...”

Şair gazetecinin müzikten anlayan kardeşi, bir şiir de “beste”ye gelecek şekilde yazmasını isteyince, ünlü türkümüzün sözleri doğar:
“Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa
Askerin milletin bayrağınla hür yaşa
Arş ileri, marş ileri / Dönmez geri Türkün askeri
Sağdan sola soldan sağa
Al da bayrağı düşman üstüne...”

Böylece sıra artık “beste”lenmesine gelmiştir. Bunun için de Kars’ta yaşayan Azerbaycanlı sanatçı “Hanenda Tagı Amca”ya başvururlar. Halk arasında “Kör Tagı” denen halk müziği ustası, şiirdeki “ses”lerin ve “vurgu”ların ünlü bir Azeri şarkıyı anımsattığını belirterek söylemeye başlar:
“Olum boyun gurbanı / sensen Şeki ceyranı
Gara gözün garası / oda eşkin fermanı...”

Şarkının melodisi ile “Hoş Gelişler Ola...” öylesine uyumludur ki aynı müziğin “devşirilerek” kullanılması önerisi hemen kabul görür...
Yakında 77. yaşını karşılamaya hazırlanan Celal Baydak diyor ki: “Her ikisini de dinlediğinizde, hem benzerliğini, hem de uyarlamadaki güfteye ve anlamına uygun yeni katkıları hemen fark edersiniz...”
Nitekim Mehmet Türker de bu sonuçtan heyecanlanınca, görev sırası artık dönemin ünlü “akordeoncu”su Seyit ile “nağaracı” (def çalan) İbrahim’in çalıp söylemelerine gelmiştir... Birkaç provadan sonra Ata’yı karşılama konseri muhteşem olur... Müzisyenler arasında “Klarnetçi İsrafil” de yer almış; kızlar oğlanlar geleneksel giysilerle oynamış; binlerce Karslı da türküye “koro” olarak katılmıştır...

Hiç yorum yok: